Belirsiz Alacak Davalarında İstinaf Aşamasında Islah ve Talep Artırımı
Hukuk muhakemesi pratiğinde, istinaf aşamasında "ıslah" yapılamayacağı kuralı (HMK m. 357) kesindir. Ancak bu yasak, belirsiz alacak davası kapsamında yapılan "talep artırımı" ile karıştırılmamalıdır. Yargıtay’ın güncel içtihatları ve doktrindeki baskın görüş, istinaf aşamasında belirsiz alacak davalarında talep sonucunun belirlenmesinin (artırılmasının) önünde yasal bir engel bulunmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
1. Temel Kural ve İstinafta Islah Yasağı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 357. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinde (istinaf aşamasında) ıslah yapılamaz. Ancak, belirsiz alacak davasında yapılan işlem teknik anlamda bir "ıslah" değil, davanın başında belirsiz olan alacağın "belirlenmesi" işlemidir.
6100 Sayılı Kanun'un 357. maddesinin birinci fıkrasındaki açık düzenleme uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinde ıslah yapılamaz ise de talep arttırımı yapılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır.
2. HMK 107/2 ve Talep Artırımı
Belirsiz alacak davasında davacıya, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilme hakkı tanınmaktadır.
7251 sayılı Kanun ile değişik HMK m. 107/2 hükmü, alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, davacıya talebini netleştirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesini öngörür. Kanun koyucu, bu imkânı "iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın" tanımıştır. Ayrıca Kanun'un gerekçesinde de bu sürenin, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda hâkim tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu sebeple, belirsiz alacak davasının şartlarını taşıyan bir davada Kanun'da belirtilen an hâkim tarafından resen gözetilmeli ve davacıya resen kesin süre verilmelidir. Davacının verilen süreye rağmen geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmemesi durumunda davanın, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı 107 nci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde düzenlenmiştir.
7251 Sayılı Kanun’la Değişik HMK m. 107/2 Gerekçesi:
“…Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin ‘mümkün olduğu anda’ talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süre verecektir. Bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hüküm bölge adliye mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilecektir…”
Kanun gerekçesinde de belirtildiği üzere; bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılmalı ve bu hüküm, Bölge Adliye Mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilmelidir.
İstinaf yargılamasında vakıa incelemesi yapılabileceği, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen deliller ile mücbir sebeple daha önce gösterilmesine olanak bulunmayan delillere istinafta dayanılabileceği, tanıkların yeniden dinlenebileceği, bilirkişiden yeni veya ek rapor alınabileceği dikkate alındığında, hâkimin, davacıya, talebini belirlemesi için süre vermesi gerekir. Daha önce de ifade edildiği gibi, belirsiz alacak davasında, davacı talep sonucunu yargılama sırasında belirlemektedir, yoksa değiştirip, genişletmemektedir. Bu nedenle, hâkimin davacıya tekrar süre vermesi, istinaf yargılamasında davacının, talep sonucunu değiştirdiği veya genişlettiği anlamına gelmeyeceği için, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357. maddesinin birinci fıkrasına da aykırılık teşkil etmeyecektir." (SİMİL, Cemil, Belirsiz Alacak Davası, İstanbul, 2013, s. 290, 291)
3. Yargıtay ve BAM Kararları
Yargı mercileri, istinaf aşamasında alınan bilirkişi raporu veya yapılan tahkikat neticesinde alacağın belirli hale gelmesi durumunda, davacıya talep artırımı için süre verilmesi gerektiği görüşündedir.
-Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 14.02.2024 tarihli E. 2024/19, K. 2024/2169 sayılı ilamında, istinaf aşamasında ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davacının talep artırım dilekçesinin reddedilmesini hatalı bulmuştur.
Karar; “Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası türünde açılmış olup bozma sonrasında alınan 20.08.2023 tarihli bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti hesaplanmış, davacı vekili söz konusu alacak için ıslah dilekçesi sunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinde ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davacının ıslah dilekçesine itibar edilmemesi yerinde ise de davacıya talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeden karar verilmesi hatalıdır. Dairemiz bozma ilâmı üzerine fazla çalışma ücreti alacağının yeniden hesaplandığı ve yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle geldiği açıktır. Bölge Adliye Mahkemesince, belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafa 6100 sayılı Kanun'un 107’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talep artırımı dilekçesini sunması için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
-Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 14.09.2022 tarihli E. 2022/8567, K. 2022/9208 sayılı ilamında, “Somut uyuşmazlıkta, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden dava belirsiz alacak davası olarak açılmış, bozmadan önce sözü edilen alacaklar için talep artırımı yapılmıştır. Bozma sonrasında ise Bölge Adliye Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davacı tarafından 30.03.2022 tarihli ve ıslah konulu dilekçeyle 31.03.2022 tarihli açıklama dilekçesi sunulmuştur. Söz konusu dilekçelerin içerikleri birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın bozma sonrasında talep artırımı yaptığı anlaşılmaktadır. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafından verilen ikinci talep arttırım dilekçesine değer verilerek karar verilmesi yerindedir.”
-Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 05.07.2023 tarihli E. 2023/10294, K. 2023/10943 sayılı ilamında, “Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu celsede taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlar ve mazeret talepleri reddedilerek davacıya talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeden bozma öncesindeki talep artırımı ile bağlı kalınarak karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı, ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (2) ve (3) numaralı paragraflarında belirtilen kanun hükmü ve gerekçesi karşısında yerinde değildir.
Bölge Adliye Mahkemesince, belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafa 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
-Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 30.10.2023 tarihli E. 2023/11424, K. 2023/16269 sayılı ilamında, “Bölge Adliye Mahkemesince, belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafa 6100 sayılı Kanun'un 107’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
-Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07/05/2019 tarihli E. 2017/940, K. 2018/358 sayılı kararında; istinaf aşamasında sunulan dilekçenin "ıslah" olarak değil, HMK m. 107/2 gereğince "talep artırma dilekçesi" olarak kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Mahkeme, BAM'da ıslah yapılamasa da talep artırımının mümkün olduğunu vurgulamıştır.
Karar; “Her ne kadar 6100 sayılı HMK'nın 357/1 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinde davanın ıslahının istenemeyeceği belirtilmiş ise de; davanın 6100 sayılı HMK'nın 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinde 6100 sayılı HMK'nın 107/2 maddesi gereğince talep arttırma dilekçesinin sunulabileceği, bunun 6100 sayılı HMK 176. ve devamı maddeleri kapsamında ıslah dilekçesi olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla davacı vekilinin ek bilirkişi raporu alındıktan sonra Dairemize sunduğu 08/03/2018 tarihli dilekçesi 6100 sayılı HMK'nın 107/2 maddesi gereğince talep arttırma dilekçesi olarak kabul edilmiştir.” şeklindedir.
4. Sonuç ve Değerlendirme
İstinaf yargılamasında vakıa incelemesi yapılabileceği, bilirkişiden ek rapor alınabileceği göz önüne alındığında; alacağın istinaf aşamasında belirli hale gelmesi mümkündür. Yapılan işlem "ıslah" (HMK 176) değil, "talebini belirleme" (HMK 107) işlemidir. Alacak belirli hale geldiğinde, hakim bu durumu resen gözetmeli ve davacıya iki haftalık kesin süre vermelidir. Bölge Adliye Mahkemesi, ıslah yasağını gerekçe göstererek talep artırım dilekçesini reddedemez; aksine bu dilekçeye değer vererek karar tesis etmelidir.
Özetle; belirsiz alacak davasının sağladığı en önemli usuli güvencelerden biri olan talep artırım imkânı, istinaf aşamasında da geçerliliğini korumaktadır.