Doğal Afetlerle İlgili İcra Takibinde Adli Yardım
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Kilis ve Adana gibi birçok ilde hissedilen depremler, büyük can ve mal kayıplarına neden oldu. Bu felaketler sonucunda ortaya çıkan hukuki sorunların, hak kayıplarına yol açmadan çözülmesi büyük önem taşımaktadır. Bu noktada, doğal afete maruz kalanlar için adli yardım müessesesi önemli bir imkân sunar.
İCRA TAKİPLERİNDE ADLİ YARDIM OLANAKLARI
İcra ve İflas Kanunu'nun 15. maddesi uyarınca icra takiplerinde de uygulanmaktadır. İcra takiplerinde adli yardım kararı, takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesi tarafından verilir. Adli yardım kararı alan kişiler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 335. maddesinin sağladığı imkanlardan yararlanabilir.
Adli yardımın kapsamı şu olanakları içerir:
-Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet
-Yargılama ve takip giderleri için teminat gösterme zorunluluğundan muafiyet
-Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından avans olarak ödenmesi
-Eğer bir avukatla takip gerekiyorsa, ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukatın atanması
Mahkeme, başvuran kişinin bu yardımların tamamından veya bir kısmından yararlanmasına karar verebilir ve adli yardım kararı, hüküm kesinleşinceye kadar devam eder.
ADLİ YARDIM BAŞVURU KOŞULLARI
Adli yardımdan yararlanabilmenin temel koşulları, "yoksulluk" ve "haklılık"tır.
-Yoksulluk (Ödeme Gücünden Yoksunluk): Başvuru yapan kişinin, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zorlaştırmadan, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda olması gerekir. İcra takibinde, takip için gerekli harç ve masrafları ödeme gücünün olmaması, başvuranın yoksul sayılması için yeterlidir. Başvuru sahibi, mali durumunu gösteren belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Mahkeme, belediye veya muhtardan alınan fakirlik belgesini tek başına yeterli görmeyebilir. Mali durumun ispatı için hâkimde kesin kanaat uyandıracak her türlü belge delil olarak kullanılabilir.
-Haklılık (Talebin Açıkça Dayanaktan Yoksun Olmaması): Başvuranın iddia ve taleplerinin açıkça haksız olmaması, yani haklı olduğuna dair bir kanaatin oluşması gerekir. Bu kanaat, tam ispat yerine "yaklaşık ispat" kuralıyla değerlendirilir. Başvuran, iddiasının özetiyle birlikte, dayandığı delilleri de mahkemeye sunmalıdır. Bu, kötüye kullanımı engellemek için önemlidir.
DOĞAL AFETLERDE HUKUKİ SÜREÇLERİ KOLAYLAŞTIRAN KANUN
Doğal afet bölgelerinde, afetten kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştırmak amacıyla kabul edilen 4539 sayılı Doğal Afet Bölgelerinde Afetten Kaynaklanan Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümüne ve Bazı İşlemlerin Kolaylaştırılmasına İlişkin Kanun, depremzedelerin hak kaybına uğramaması için önemli hükümler içermektedir. Bu kanun, özellikle delil tespiti, avukatlık işlemleri ve adli yardım konularında kolaylıklar sağlamaktadır.
Kanunun 3. maddesi, doğal afete maruz kalanların talepleri hâlinde, afetten kaynaklanan her türlü dava ve işlemde adli müzaheret hükümlerinin (adli yardım) uygulanacağını belirtmektedir. Bu hüküm, adli yardımın temel koşullarından olan “haklılık” ve “yoksulluk” şartlarının doğal afete maruz kalanlar için nasıl esnetildiğini göstermektedir.
4539 SAYILI KANUN KAPSAMINDA ADLİ YARDIMDAN YARARLANMA
Normal şartlarda, 6100 sayılı HMK uyarınca adli yardımdan yararlanabilmek için kişilerin kendilerinin ve ailelerinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olmaları (yoksulluk) ve iddia ve savunmalarının açıkça dayanaktan yoksun olmaması (haklılık) gerekir. HMK'nın adli yardım talebini düzenleyen 336/2. maddesine göre, başvuran kişinin iddiasını dayandıracağı delilleri ve mali durumuna ilişkin belgeleri sunması zorunludur.
Ancak, 4539 sayılı Kanun, depremzedelerin adli yardımdan faydalanmasını kolaylaştırmak için bu koşullarda bazı istisnalar getirir. Kanunun 3. maddesi, doğal afete maruz kaldığını beyan edenler bakımından, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve 468. maddelerinde yer alan delil gösterme ve şahadetname verme şartlarının aranmayacağını belirtmektedir.
Bu hüküm, 1086 sayılı Kanun'da yer alan ve günümüzde HMK'da geçerliliğini yitiren, belediye veya ihtiyar heyetlerinden alınacak fakirlik belgelerinin zorunlu olmadığını vurgulamaktadır. Bu durum, depremzedelerin adli yardım taleplerini desteklemek için her türlü belgeyi delil olarak kullanabilecekleri anlamına gelir. Dolayısıyla, depremden etkilenen bir kişi, HMK'da aranan delil gösterme ve mali durumunu belgeleme yükümlülüğünü daha esnek bir şekilde yerine getirebilir.
4539 sayılı Kanun, depremzedelerin adli yardım taleplerinde normalde HMK'nın gerektirdiği bazı katı ispat şartlarını hafifleterek, hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını güvence altına almayı amaçlamaktadır. Bu, depremzedelerin maddi yetersizlikler veya delil toplama zorlukları nedeniyle hukuki süreçlerden geri durmasının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Özetle, 4539 sayılı Kanunun 3. Maddesi uyarınca, doğal afet mağdurlarının adli yardımdan yararlanmaları öngörülmüş olup, adli yardım, yalnızca davalarda değil, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun. 15. maddesinin son bendi gereğince, icra ve iflas taleplerinde de olanaklıdır. Kısaca adli yardım hakkındaki genel hükümler icra takiplerinde de uygulanır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2014/3331 E. 2014/4288 K. 12.03.2014 tarihli; “4539 sayılı Kanunun 3. maddesinde, adli yardımla ilgili düzenlemesi karşısında, afet nedeniyle dairesinin yıkılmasından dolayı mahkemece hükmedilen tazminatın tahsili için yaptığı takibin ve dolayısıyla mahkeme kararının yerine getirilmemesi nedeniyle eldeki davayı açtığı anlaşılan ve adli yardım talep eden davacının talebinin, yukarıda anılan kanun maddesi kapsamında değerlendirilerek, kabulü ile davanın esasının incelenmesi yerine, harç ve gider avansı yatırılmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün, bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklindeki kararıyla da bu hak ilamsız icra takiplerine de teşmil edilmiştir.
BAŞVURU SÜRECİ VE SONUÇLARI
Adli yardım talebi, icra takiplerinde takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesine bir dilekçeyle yapılır. Talep dilekçesine, takip talebinin dayanakları eklenmelidir. Adli yardım talebine ilişkin evraklar, her türlü harç ve vergiden muaftır. Mahkeme, talep hakkında duruşma yapmadan karar verebilir, ancak talep edilmesi halinde inceleme duruşmalı olarak yapılır.
Adli yardım talebinin reddedilmesi halinde, kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda verilen karar kesindir. Adli yardım kararı, başvuranın mali durumunun kasten yanlış beyan edilmesi veya sonradan düzelmesi gibi durumlarda mahkeme tarafından kaldırılabilir. Adli yardımdan yararlanan kişi haksız çıkarsa, devlet tarafından ödenen giderler kendisinden tahsil edilir; ancak ödemenin mağduriyete yol açacağı anlaşılırsa mahkeme ödemeden tamamen veya kısmen muafiyet kararı verebilir.