01 Blog
13-10-21
Tıbbi Hata Ve Yanlış Tedavi Sonucu Mağduriyet

Doktorun tıbbi uygulama hatası akademik deyişle malpraktis;doktorun tedavi veya cerrahi müdahalede bulunurken tıbbın gereklerine uygun haraket edilmemesinden veya doktorun deneyimsizliği veya ilgisizliği nedeniyle yanlış teşhis, hatalı tedavi veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesidir. Örnek olarak hastalığın teşhisi aşamasında yapılan yanlış işlem, yanlış tetkiklerin yapılması, hastaya uygulanacak olan tedavinin hatalı veya eksik olması, ve Tıbbi standartlara aykırı her türlü tıbbi müdahale malpraktis/hatası olarak tanımlanır. Kişi yanlış tedavi yöntemlerine maruz kaldığı için bedensel olarak zarara uğramıştır. Bu durumda yanlış tedaviye uğrayan kişinin tazminat talep etme hakkı vardır.

• KOMPLİKSYON VE TIBBİ MALPRAKTİS AYRIMI AMELİYAT SONUCU OLUŞAN HER BEDENSEL ZARARDAN DOKTOR SORUMLU MUDUR?

Tıbbi malpraktis ve komplikasyon kavramları tıp ve hukuk bilimlerinde sıklıkla karıştırılan ve tartışılan konulardır. Öncelikle Komplikasyon, doktorun bilgi veya beceri eksikliğinden kaynaklanmayan, tıbbın kendisine yüklediği özen ve sorumluluklara uygun davranılarak tüm tıbbi standartlara uyulmasına rağmen önlenemeyen ve istenmeyen sonuçlardır. Kişi uygulanan tıbbi işlem neticesinde oluşan komplikasyonlardan zarar görmüş ise ve komplikasyonlar hususunda bilgilendirilip yazılı onay alınmış ise doktor veya hastane zarardan sorumlu tutulamaz. Kişinin bu gibi durumlarda tazminat talep etme hakkı yoktur. Tıbbi malpraktis ise doktorun teşhis, tedavi vb tıbbi uygulama hatalarıdır ve sadece bu eylemlerinden sorumludur. Kişi sadece doktorun tıbbi uygulama hataları sonucu uğradığı bedensel zararın tazminini talep edebilir. Tıbbi uygulama hataları, komplikasyon sonucu gerçekleşebileceği gibi tıbbi uygulama hatası sonucu da görülebilir. Oluşan bu zararın komplikasyon sonucu mu yoksa yanlış tedavi sonucu mu gerçekleştiğinin tespit edilmesi alanında uzman tıbbi bilirkişiler tarafından değerlendirilir. Yargıtay yerleşik kararlarında komplikasyon kavramını şu şekilde tanımlamaktadır: Komplikasyon, tıbbi girişim sırasında öngörülmeyen, öngörülse bile önlenemeyen durum, istenmeyen sonuçtur; ancak bunun bilgi ve beceri eksikliği sonucu olmaması gerekir. Bu tanıma göre, hekimin tıbben kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesinde davranarak gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen ortaya çıkan istenmeyen sonuçlardan yasal olarak sorumlu olmayacağı belirtilmektedir. Hasta tıbbi uygulama sırasında ve sonrasında kusur olmadan da oluşabilecek istenmeyen sonuçları, komplikasyonları bilirse ve uygulamaya onay verirse tıbbi müdahale hukuka uygun olur. Hastada oluşan zararlı sonuç öngörülemiyor ve önlenemiyorsa veya öngörülebilse bile (hastanın yeterince aydınlatılmış, onayı alınmış olması ve uygulamada kusur olmaması şartı ile) önlenemiyorsa bu durumun komplikasyon olarak kabulü gerekmektedir. Yine bu noktada, tıbbi standartlardan sapılmaması, mesleki tecrübe kurallarına riayet edilmiş olması gereklidir. Yine meydana gelen komplikasyon sonrası süreçte de uygulanan teşhis ve tedavinin de tıp kurallarına uygun olması gerekmektedir. Bu noktada komplikasyon sonrası yönetim süreci de hizmet kusurunun varlığını tespit etme adına önem arzetmektedir.

• YANLIŞ TEDAVİ SONUCUNDA ÖLÜM DURUMUNDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEP EDİLEBİLİR Mİ ?

Doktorun hatalı teşhis veya tedavisi sonucunda ölen kişinin yakınları maddi ve manevi tazminat davası açabilirler. Açılacak olan dava destekten yoksun kalma tazminatı olup bu tazminat talebinde bulunacak olan kişiler ölen hastanın annesi, babası, eşi ve çocuklarıdır.

• YANLIŞ TEDAVİ SONUCUNDA VÜCUTTA OLUŞAN ZARARLAR YÜZÜNDEN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEP EDEBİLİR MİYİM ?

Yanlış tıbbi uygulama sonucunda 2 türlü bedensel zarar söz konusudur. Yapılan tıbbi uygulama sonucunda kalıcı bir sakatlık durumu söz konusu ise talep edilecek maddi tazminat sürekli iş göremezlik yani efor kaybı tazminatıdır. Eğer kalıcı bir sakatlık söz konusu değilse zarar gören kişinin tedavi gördüğü süre içerisinde iyileşene kadar çalışamaması ve bu sebepten ötürü kazanç kaybına uğraması sonucu oluşan zarardan kaynaklı talep edilecek maddi tazminat ise geçici iş göremezlik tazminatıdır.

TÜM BU DURUMLARDA AYNI ZAMANDA MANEVİ TAZMİNAT TALEP EDİLEBİLECEKTİR.

• HASTANIN AYDINLATMA VE BİLGİLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ YERİNE GETİRİLMEMESİ, YAZILI ONAM ALINMAMASI DURUMUNDA DOKTOR VEYA HASTANENİN SORUMLULUĞU VAR MIDIR ?

Kişi veya yakınları, tedavi öncesi veya cerrahi müdahale için uygulanacak tedavi ve ameliyat sonrası oluşacak komplikasyonlar sonucunda yeterince aydınlatılması ve bilgilendirilmesi, ameliyat sonrası olası sonuçlarının açık bir şekilde anlatılması gerekir. Yapılan aydınlatmadan sonra kişinin tedavi veya ameliyata rızasının olup olmadığı hususunda yazılı onam alınması gerekmektedir. Çünkü hekimin hastaya uygulayacağı her işlem hakkında aydınlatmakla yükümlü olduğu Hasta Hakları Yönetmeliğinin 31. Maddesinde ve Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 26. Maddesinde açıkça belirtilmiştir. Anılan düzenlemeler özetle, herhangi bir tıbbi müdahaleye başlamadan önce kişilerin yapılacak işlemlerle ilgili riskleriyle birlikte aydınlatılarak rızalarının alınmasını öngörmektedir. Sonuç olarak; Danıştay ve Yargıtay tarafından verilmiş olan kararlarda, enjeksiyon uygulaması öncesinde oluşabilecek komplikasyonlar hakkında hastanın aydınlatılması ve uygulamayı kabul ettiğine dair yazılı rızasının alınması gerektiğini belirtilmektedir. Çünkü anılan düzenlemelere göre, herhangi bir tıbbi müdahaleye başlamadan önce kişilerin yapılacak işlemlerin riskleriyle ilgili olarak tam olarak aydınlatılması ve rızalarının alınması gerektirmekte olup, aydınlatma ve rızanın alınmaması hali, sağlık hizmetinin kusurlu yürütüldüğü sonucunu doğurmaktadır. Danıştay kararlarında aydınlatma ve yazılı onama ilişkin kararlar şu şekilde tanımlamaktadır: ...Adli Tıp Raporunda davacıda gelişen arazın enjeksiyon uygulamalarının komplikasyonu olarak kabul edilmesi ve enjeksiyonun hatalı bölgeye uygulandığına dair dosya içeriğinde delil bulunmaması durumu karşısında, idari eylemle zarar arasında nedensellik bağı kurulamadığından maddi tazminata hükmedilmesinin koşulları oluşmamakla birlikte, enjeksiyon uygulamasından önce risklerin anlatılıp davacıdan yazılı onamın alınmamış olması durumunda, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca davacının aydınlatılma ve onay verme hakkının elinden alınmış olacağı ve yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği konusunda davacıda endişe ve üzüntüye yol açacağından davacının manevi tazminat talebinin, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece davalı idare tarafından davacıya enjeksiyonun sonuçları ve olası komplikasyonlarının anlatıldığına ve davacının bu işleme rıza gösterdiğine dair yazılı ve imzalı aydınlatılmış onamının alınıp alınmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu durum araştırılmadan eksik inceleme ile manevi tazminat talebinin reddi yönünde verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.” Şeklinde bozma kararı mevcuttur. " şeklinde hüküm kurulmuştur.